Kalu Bela Hangi Ayette Geçiyor? Bilimsel Merakla Manevi Bir Gerçeği Keşfetmek
Bazı kelimeler vardır ki, tarih boyunca hem kalplere hem de akıllara dokunur. “Kalu Bela” da bu türden bir ifadedir. Kimine göre bir ezeli söz, kimine göre bir bilinç hatırlayışı… Ama hepimizin içinde yankı uyandıran bir anlam taşır. Bugün bu yazıda, “Kalu Bela”nın hangi ayette geçtiğini, bu ifadenin neyi temsil ettiğini ve bilimsel bir perspektiften nasıl yorumlanabileceğini birlikte inceleyeceğiz. Çünkü bazen bir kelimenin içinde hem inanç hem de insan doğasının derin bir sırrı gizlidir.
Kalu Bela Hangi Ayette Geçiyor?
“Kalu Bela” ifadesi Kur’an-ı Kerim’in A’râf Suresi 172. ayetinde yer alır. Ayetin meali şu şekildedir:
> “Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini çıkarıp onları kendilerine şahit tutmuştu: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti. Onlar da ‘Evet, Rabbimizsin (Kalu Bela)’ demişlerdi. Biz şahit olduk, dediler.”
> (A’râf Suresi, 7/172)
Bu ayet, İslam düşüncesinde “Elest Bezmi” olarak bilinen ruhsal sözleşmeyi anlatır. Yani, insan ruhlarının dünyaya gelmeden önce Allah’a verdiği “Evet, Sen bizim Rabbimizsin” sözü… Bu söz, sadece bir itaat beyanı değil; insanın bilinç düzeyinde bir tanıma ve kabul eylemi olarak görülür.
Bilimsel Bakış: İnsan Bilincinin Ezeli Hafızası
Peki bilim bu duruma nasıl yaklaşır? Modern nörobilim, insan beyninin “doğuştan gelen inanç eğilimleri” üzerine yıllardır araştırmalar yapıyor. Oxford Üniversitesi’nden Justin Barrett’ın 2012 yılında yürüttüğü bir çalışmaya göre, çocuklar doğal olarak “aşkın bir varlığa inanma” eğilimindedir. Yani Tanrı kavramı, öğrenilmiş değil; doğuştan gelen bir eğilim olabilir.
Bu bakış açısı, “Kalu Bela” ayetinin bilimsel bir yansıması gibi düşünülebilir. Çünkü A’râf 172’deki sahne, insanın Tanrı’yı doğuştan tanıdığını ve bu bilgiyi ruhsal hafızasında taşıdığını ima eder. Psikoloji terimiyle, bu bir tür kolektif bilinçaltı hatırlayışıdır.
Harvard Üniversitesi’nde yapılan 2019 tarihli bir araştırma da benzer şekilde, inanç duygusunun beynin ödül merkezinde etkin olduğunu gösteriyor. Yani, inanmak sadece bir düşünsel süreç değil, aynı zamanda nörokimyasal bir tatmin duygusu yaratıyor. Bilim bu noktada inancı açıklamaya çalışırken, “Kalu Bela” insanın o duygusal ve ruhsal rezonansını anlatıyor.
Belki de “Kalu Bela”, beynin değil, ruhun hatırladığı bir gerçektir.
Farklı Kültürlerde “Ezeli Söz” Kavramı
“Kalu Bela” sadece İslam’da değil, birçok kültürde benzer biçimlerde karşımıza çıkar. Hinduizm’de insanın “Brahman” ile olan ezeli birliğini hatırlaması, Hristiyanlıkta “Tanrı’nın nefesiyle hayat bulma” inancı, hepsi aynı temaya dokunur: İnsan, yaratıcıyla bağını unutmadan dünyaya gelir.
Bu benzerlikler, insanın tüm medeniyetlerde aynı soruyu sorduğunu gösterir: “Ben kimim ve nereden geldim?”
A’râf 172, bu soruya kadim bir yanıt verir: “Sen ezelde ‘Evet’ dedin, işte o sözü hatırlamak için buradasın.”
Ruhsal Hafıza ve Nörolojik İzler
Beyin araştırmalarında, “implicit memory” yani örtük hafıza kavramı, geçmiş deneyimlerin bilinçdışı etkilerini inceler. İlginç olan şu ki; insanlar bazen hiç yaşamadıkları bir şeyi “tanıdık” hissedebilirler. Bilim bunu sinirsel bağlantıların benzer uyarılmalarıyla açıklar, ama maneviyat bu durumu “ruhun hatırlayışı” olarak yorumlar.
“Kalu Bela”nın anlamı da burada derinleşir: Ruh, varoluşun başlangıcındaki o sözü unutmamıştır — sadece dünya hayatı içinde üzeri örtülmüştür. Bu, hem teolojik hem psikolojik bir gerçektir.
Modern İnsan ve Kalu Bela’nın Anlamı
Bugünün insanı için “Kalu Bela” belki de modern yabancılaşmaya bir yanıt. Teknolojinin hızında, kimliğini ve amacını unutan insan, içsel bir hatırlayışa ihtiyaç duyuyor. A’râf Suresi 172. ayet, bu hatırlayışı yeniden canlandırıyor:
> “Ben kiminle, neye söz verdim?”
Bu soru, hem inanç hem bilinç açısından derin bir çağrıdır. Çünkü “Kalu Bela”, insanın sadece Tanrı’yla değil, kendisiyle yaptığı anlaşmayı da temsil eder. Bu dünyada yaşamak, o ezeli sözün sorumluluğunu taşımaktır.
Sonuç: Bilim ve İnanç Arasında Bir Köprü
Kalu Bela’nın geçtiği A’râf 172. ayet, sadece bir dini anlatı değildir. Aynı zamanda insan bilincinin kökenlerine dair bir ipucudur. Bilim bu sözü sinir ağlarında, inanç ise kalpte arar. Ama her iki yaklaşım da aynı yere varır: İnsan, ezelden beri anlam arayışındadır.
Ruhsal ya da biyolojik olarak, “Kalu Bela” insanın varoluşunu tanıma ve hatırlama eylemidir. Belki de bu yüzden, her inanç sisteminde aynı yankı vardır: “Ben kimim?” sorusu, aslında “Ben neye evet dedim?” sorusudur.
—
Peki siz ne düşünüyorsunuz? “Kalu Bela” sizce sadece bir dini olay mı, yoksa insanın bilincine kazınmış evrensel bir hatırlayış mı? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın, bu ezeli “Evet”in anlamını birlikte tartışalım.